Now I lay me down to sleep, Pray the Lord my soul to keep
"Before I go to sleep" SJ Watson'nın ilk romanı. Listeler girip pek bir övgü alınca, merak edip aldım kitabı bende. Yeni Stieg Larsson Jo Nesbo'yu okurken, yatmadan önce başka bir kitaba bakayım deyip elime aldım kitabı. Nasıl olduğunu anlamadan 95 sayfayı bitirdim ve tabii yatma zorunluluğundan dolayı kitabı bıraktım, yoksa sabaha kadar okurdum.
Kitabın konusuna çok girmemekte fayda var. Kitap ilerledikçe yeni yeni ufuklara yol alıyor insan. Ama başlangıcı "Resident Evil" misali başlıyor diyelim. Kitabımızın baş kahramanı Christine'nin uykudan uyanması ile biz de onun hikayesine dahil oluyor, adım adım ilerliyoruz.
Dediğim gibi, kitap inanılmaz bir tempo ile başladı. Hepi topu 370 sayfa olan kitabın 95 sayfasını huppp diye okudum ve okuma isteği ile kıvranarak bıraktım. Doğal olarak ertesi gün akşam olmadan bitti. Bir "Lost" misali merak unsuru içerisinde ilerliyor hikaye. Doğaüstü bir durum yok kitapta. "Memento"ya benziyor diyerek en büyük ipucunu vermiş olayım.
Kitabın başı inanılmaz sürükleyiciyken, son 100 sayfasında benim için olay çözülmüş, sırf bitirmiş olmak için okumaya başladığım için tempo düştü. Thriller tarzı kitaplara bayıldığım için, "aştık artık bunları" deyip olayı kitabın yarısında çözdüğüm çok oluyor. Ama türe çok aşina olmayan kişiler için kitabın sonu oldukça şaşırtıcı olabilir. Tatilde, yolda, piknikte, kafanızı dağıtmak istediğiniz her yerde sıkılmadan okuyabileceğiniz bir kitap bu.
Kitabın benim için hayalkırıklığı olan yanına gelirsek... Sonucu tahmin etmemin ötesinde, kitabın içerdiği ahlakçı yaklaşımı saçma buldum. Kitabı bitirdiğinizde, Christine karakteri üzerinden anlatılmak istenenin fazla muhafazakar olduğunu düşünüyorum. Yazar açık açık demese bile, hatta niyeti bu olmasa bile sonuç "bu devirde bu kadar ahlakçılığa, kadına bu şekilde bir bakışa gerek var mı?" dedirtti bana.
Ridley Scott kitabın film haklarını almış. Okumayanlar için önümüzdeki dönemde film olarak izleme imkanı çok yüksek. Başrol oyuncusu olarak kafamda direk Diane Lane canlandı.
Sonuca geleyim. Okuyun, güzel vakit geçirirsiniz. Yazarın sonraki kitaplarını heyecanla beklemem, ama karşıma çıkarsa bir şans daha verebilirim. Bir de siz okuyun, kararınızı verin. Bir de siz de kitaptan benim çıkardığım anlamı çıkardınız mı onu deyin :)
Son olarak başlığa da atıfla Metallica'dan bütün sevenler için gelsin: Enter Sandman
Kitabın konusuna çok girmemekte fayda var. Kitap ilerledikçe yeni yeni ufuklara yol alıyor insan. Ama başlangıcı "Resident Evil" misali başlıyor diyelim. Kitabımızın baş kahramanı Christine'nin uykudan uyanması ile biz de onun hikayesine dahil oluyor, adım adım ilerliyoruz.
Dediğim gibi, kitap inanılmaz bir tempo ile başladı. Hepi topu 370 sayfa olan kitabın 95 sayfasını huppp diye okudum ve okuma isteği ile kıvranarak bıraktım. Doğal olarak ertesi gün akşam olmadan bitti. Bir "Lost" misali merak unsuru içerisinde ilerliyor hikaye. Doğaüstü bir durum yok kitapta. "Memento"ya benziyor diyerek en büyük ipucunu vermiş olayım.
Kitabın başı inanılmaz sürükleyiciyken, son 100 sayfasında benim için olay çözülmüş, sırf bitirmiş olmak için okumaya başladığım için tempo düştü. Thriller tarzı kitaplara bayıldığım için, "aştık artık bunları" deyip olayı kitabın yarısında çözdüğüm çok oluyor. Ama türe çok aşina olmayan kişiler için kitabın sonu oldukça şaşırtıcı olabilir. Tatilde, yolda, piknikte, kafanızı dağıtmak istediğiniz her yerde sıkılmadan okuyabileceğiniz bir kitap bu.
Kitabın benim için hayalkırıklığı olan yanına gelirsek... Sonucu tahmin etmemin ötesinde, kitabın içerdiği ahlakçı yaklaşımı saçma buldum. Kitabı bitirdiğinizde, Christine karakteri üzerinden anlatılmak istenenin fazla muhafazakar olduğunu düşünüyorum. Yazar açık açık demese bile, hatta niyeti bu olmasa bile sonuç "bu devirde bu kadar ahlakçılığa, kadına bu şekilde bir bakışa gerek var mı?" dedirtti bana.
Ridley Scott kitabın film haklarını almış. Okumayanlar için önümüzdeki dönemde film olarak izleme imkanı çok yüksek. Başrol oyuncusu olarak kafamda direk Diane Lane canlandı.
Sonuca geleyim. Okuyun, güzel vakit geçirirsiniz. Yazarın sonraki kitaplarını heyecanla beklemem, ama karşıma çıkarsa bir şans daha verebilirim. Bir de siz okuyun, kararınızı verin. Bir de siz de kitaptan benim çıkardığım anlamı çıkardınız mı onu deyin :)
Son olarak başlığa da atıfla Metallica'dan bütün sevenler için gelsin: Enter Sandman
Yorumlar
Yorum Gönder