Afrika Afrika duy sesimizi, bu gelen WASP'ın ta kendisiiii

Sizi bilmem ama ben film izlerken öyle büyük beklentiler içinde olmam. Ya da izledikten sonra her bir filmi kötüleme merakı içinde olan bir insan değilimdir. Film işte, ne bekliyorsun. Seni baymadığı sürece iyidir. İlla ki başyapıtlar, çok sevilenler varır, onlar ayrı.

Tür olarak da kendimi kısıtlamam, Fransız draması ya da anlamsız Amerikan komedi filmi olmaması bile bazen yeterlidir. 

Geçen facebookta bir arkadaşım "Machine Gun Preacher"ı izlediğini ve hiç beğenmediğini yazmıştı. Bakalım neymiş bu dedik, girdik IMDB'ye.Fotosunda genelde anaakım filmlere verilen ödülleri yazarlarken kondurulan yaprakları görünce (bkz: şekil 1 A) hımmm dedim. Gerard Butler var, ouuww dedim. Posterda Afrikalı bebe var, Sudan vs yazmışlar konuya vayyy dedim. Ve filmi izlemek üzere internetten edindim ;)

Uluslararası İlişkiler okumuş bir insan olarak karşıma Afrika ile ilgili film çıkınca dayanamıyorum. Ayıla bayıla izliyorum. Tabi ayıla bayıla diyince yanlış anlaşılmasın, zevkten değil, konunun çarpıcılığından. (İleride bir gün detaylandırmak dileğiyle) En beğendiğim Afrika üzerine filmlerini sıralamam gerekirse ilk sırayı The Last King of Scotland alır. İkinci sırada Constant Gardener. Üç Lord of War'dur. 4'te Interpreter. Bunun dışında sıralamayayım ama Hotel Rwanda, Blood Diamond, The White Masai, Out of Africa(türü azcık farklı) vs. 

Anlaşılacağı üzere severim Afrika üzerine filmleri. Gerek politik içeriğinden, gerekse orada yaşanan karmaşadan. Sarsıcı neticede. 3. dünya ülkesi olarak 4. dünya ülkeleri olan kıta Afrikasına yakın da olsak uzağız yine de. Yaşananları tezahür etmek, anlamlandırmak, hele de dışarıdan çok zor. Bir de bu filmlerin çoğunun çok da eleştirel bir bakış açısıyla yapılmadığını da göz önünde bulundurursak ve izlediklerimiz karşısında ağzımız açık bakıyorsak, "outsider" olarak bu konuya ancak izleyici kalabildiğimiz aşikar. Bu filmleri izleyip, bittikten sonra "cık cık cık" bak görüyor musun neler yaşanıyor diyerek ve ancak büyük bir dram yaşandığında ya da birileri politik olarak kullanmak isteyip gündeme taşıdığı zaman Afrika'ya yardım elimizi uzatarak vicdanımızı rahatlatıyoruz.

Gelelim Machine Gun Preacher'a... Kısaca konusu şöyle: (Based on a true story sanırsam.) Sam Childers adlı Beyaz Amerikalı (trash) ile hapisten çıkarken tanışıyoruz filmin başında. Adamda ne pislik ararsan var! Bir de imanı bulmuş eski striprizci bir karısı ve bir de ufak kızı var. Şimdi azcık detaya ve spoilere girelim, okumak istemeyen atlasın paragrafı! Bir gün Sam yine imansızlık yolunda ilerler ve zavallı bir evsizi öldürür. Sonra ne olur? Tabii imana gelir! İş bulur, canını dişine takarak çalışır da çalışır. Pazarları kiliseden çıkmaz. Allah da yürü ya kulum der, işini kurar vs. Sonra birden karşısına Afrika çıkar, atlar gider. İyilik ve iman dolu Sam, sonunda Güney Sudanlı Hristiyan kara çocukları zalim Kuzey Sudanlı müslümanlardan kurtarmak için didinir de didinir. Böyle işte. Eee yani demeyin, bütün film bu.

 şekil 1 A

Beyaz Amerikalı ve Hristiyanlık propagandasından başka bir şey olmayan, uzun ve sonunda da bir yere bağlanmayan bir film. Kahramanımız Lord, Jesus, OMG diye film boyunca inlemekte ve zalim Amerikalıların Sudan'daki drama dikkatlerini çekmeleri için uğraşmakta. Bu filmi izleyip, kalk lan Afrika'ya yardıma gidiyoruz diyen olmuş mudur acaba? Bence bu filme harcanan parayı doğrudan Sudan'a yollasalarmış pek bir hayra geçermiş. Hayır bu konu üzerine (doğrudan Sudan olmasa da) o kadar çok ve bazıları başarılı film yapılmışken ne akla hizmet bu bir filmdir iddiası ile yola çıkılmış anlamadım. Hani demin yazdım ya 3. 4. dünya diye. İşte bir WASP(White Anglo-Saxon Protestant)'ın 1. dünyadan 4. dünyaya bakışı ancak bu kadar olur! Koskoca Sudan'da kimsenin akıl edemediğini aklı kıt bir Amerikalı Beyaz akıl eder ve zavallıları kurtarır!

Bizim köyde de Amerigalı gelince etrafını sararlar ahanda böyle!

İzleyip izlememe kararı sizin ama gerçekten sinir bozucu (içerdiği ideolojiden ötürü) ve kötü bir film. Eh tabi ki benim önerim vaktinizi boşa harcamayın ve izlemeyin yönünde! Evet, ben bu filme çok gıcık oldum :) Son olarak "Papa don't preach".

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gezi Notları : Kamerun - Yaounde

Gezi Notları : Kuveyt

Emmy 2017