Üşengeçlik ve Dijital Boyutta Kaybolma üzerine...
Bir yazının en kilit noktası illa ki başlığıdır. Eğer başlık ilgi çekici ise okur ister istemez bir iki paragraf okuma yürekliliğini gösterir. Aksine başlıkta iş yoksa okur başarılı bir yazıdan mahrum bile kalabilir.
Aylardır elimi sürmediğim, tek kanadı kırık baykuş bloguma an itibari ile diğer blogları kıskanarak bir defa daha elimi süresim geldi. İşte işin üşengeçlik kısmı burda. Teknoloji, küreselleşme, ipad vs gibi kavramlarla hızlanan hayatımız yine bu kavramlarla boşalmaya devam ediyor. Adam sana kendini ifade etmen ve bir yandan kenarda çıkacak reklamlarla para kazanma yolu olarak sana bir nimet olarak blog sunsun; tek yapman gereken klavyenin tuşlarına dokunmak olsun; sen kılını bile kıpırdatma. Bir çok yazım, fikrim düşünme aşamasından öteye geçememekte. Fikri irdeleyip kafada dallandırıp budaklandırıp o aşamada bırakıyorum. Neden peki? Vakit yok. Yalan!!! Bilimum sayıda dizi izlemeye, tv karşısında uyuklayıp salya akıtmaya vakit var da on onbeş dakika şuraya ayırmaya mı vakit yok? Kendi üzerimden çözümlemeye giderek insanoğlunun gelen rahatlıkla beraber kapasitesinin azaldığını düşünmekteyim. Hazırı varken ne diye uğraşayım ki?
Bilmiyorum, belki tembel olan benim. Lakin etrafımızı sarmakta olan obezler sanki öyle demiyor. Aynı durumu kıdemi artan insanlarda da görebilirsiniz. Belli bir kıdemin üstündeki insanlar teknoloji özürlü oldukları gibi kısmen de özürlü olurlar. Olay sadece i-phone'da angry birds oynamayı becerememe değil. Bir insan nasıl fotokopi çekemez? Her fotokopisini başkasına çektirerek! Yok yok, insanoğlunun mayası aslında rahatı sevmiyor. rahatlık, rehavet geldi mi uyuşukluk, beceriksizlik ve sonuçta yetersiz bireyler ortaya çıkıyor.
Konu nerden nereye geldi dağıldı. Yok, şu aşamadan sonra bu yazıyı toparlamakla uğraşamam! En iyisi yeni bir yazıya başlamak...
Yorumlar
Yorum Gönder