Gece gelen yabancı

Pazar akşamı, ansızın kapımızda bir yabancı bitti! Dört ayaklı, uzun kuyruklu, pembe patili...Ben de eşim de kedi manyağı olduğumuz için hayvanı hemen beslemeye ve sevmeye giriştik. Önce kapının önünde severken, "hımm içeri de girer mi ki bu" sorusunun cevabını bulmak adına kapımızı açtık ufak yabancıya. Sonrası belli... Artık yabancı sayılmaz.

Nasıl oldu, ne ara karar verdik, neden, niçinnn soruları eşliğinde birden kedi sahibi olduk. Hayatta pazar gecesi koltuğun üstünden popişi kaldırıp bişey yapma yanlısı olmayan ben ve benden geri kalmayan eşim, ne olduğunu anlamadan organize olduk. Birden kediye su kabı, dışarıdan kum, yatması için bir köşe vs. kısa bir sürede hayata geçirildi. Başka herhangi bir konuda bu performansı gösterir miyiz bilmiyorum. Organizasyon devam etmekte tabii. Veteriner bulundu, aşılar yapıldı, temizlik işlemleri. Kedi yıkanır mı yıkanmaz mı tartışmasını bir kaç cırmık, havlu içinde çaresizce bakınan bir kedi ile cevaplandırdık.



Adını koyamadığımız bir kızımız oldu ansızın! Bir de afacan ki! İlk gün uzaktan, çekinik, temkinli yaklaşıyordu. Ertesi gün biraz daha rahatladı, miik miik kısık sesle miyavlayıp yemek istemeye, bacaklara sürtünmeye, bir sonraki gün, yanına kıvrılıp yatmaya başladı. Hatta dün akşam benimle ilgilenmiyorsun diye trip bile attı! Allahım nasıl bir yaratıktır bu?

Gitsin mi kalsın mı tartışması yapamadık bile. Hanımefendi kuruldu en baş köşeye. Ne yapacağını görmek için bahçenin uzak bir köşesine koyup beklemeye başladık. Oynadı, yuvarlandı, pıtı pıtı geri döndü :)






İlk gece kitaplığın altında uyumaya ses çıkarmayan bu ufaklık, yukarıdaki kaplan pozundan göreceğiniz üzere artık kenara köşeye tenezzül etmiyor. Doğrudan koltuğa çıkıyor, hangi yastığı beğenirse üstünde kıvrılıp uyumaya başlıyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gezi Notları : Kamerun - Yaounde

Gezi Notları : Kuveyt

Masalların gerçek sonları...