Portakal bahçelerinde dolaşırım

Kapitalizmin basite indirgeyici mantığı her zaman kendini gösterecek bir yol bulur. Geçen sene uluslararası ortam kızışıp etrafta "Arap Baharı", "Yasemin Devrimi" gibi kelimeler uçuşurken, kitapçıda görüp aldığım bir oldu "Yasemin Kokusu". Konusunu kısaca Osmanlı'dan sonra Batılıların akın ettiği Orta Doğu topraklarında yaşananları Yahudi, Filistinli, Iraklı ve Mısırlı bir ailenin başından geçenler aracılığıyla tarihe tanık olmamız olarak özetleyebiliriz.


Gerek kitabın dili, gerek konuların kompleksliğine rağmen anlaşılır hale getirilmesi ile kitap oldukça sürükleyici. Yazarı Gilbert Sinoué, Kahire doğumlu ve bölge üzerine yazdığı bir çok kitap olduğu da göz önünde bulundurulursa Orta Doğu tarihine ve kültürüne geniş bir perspektiften bakabiliyor. 2010 yılında yayınlanan kitap, tam kendisine uygun bir promosyon yaratacak dönemde raflarda yerini almış. Kitap ne kadar popüler oldu bilmiyorum. Ben bile aldıktan sonra, uzun süre bir kenarda tozlanmasına izin verdim. Şu an henüz yarısında olduğum kitaba ilişkin genel bir görüş sunmak istememkle beraber, hafiften bir yanlılık sezmekten geri kalamadım. Olaylar çoklu bakış açısı ile ve mümkün olduğunca objektif aktarılmaya çalışılıyor izlenimi verse de bende yazarın baş karakterlerden biri olan Fransız Diplomat Jean-François Levent ile kendini özeşletirdiği ve kökeninin ne olduğuna ilişkin bir bilgi bulamasam da eğitim gördüğü ve yaşadığı Fransa'nın fazla etkisi altında kaldığı izlenimi uyandırdı. İlerleyen sayfalarda ne olur bilinmez ama Skyes-Picot Anlaşmasını hem eleştiren hem de Fransızların da aslında İngilizlerin oyununa geldiğini vurgulayarak bir nevi Fransa adına vicdan temizliğine gitmesi ve oldukça sık Ermenilerin katledildiğine ilişkin referanslar vermesi ben de "hımmm" etkisi bıraktı. Bakalım göreceğiz ne olacak?

Bu kitabı okurken, bana göre konuyu daha güzel, akıcı ve edebi olarak daha güçlü anlattığına inandığım bir başka kitap aklıma geldi: House of Rajani. İsrailli yazar Alon Hilu'nun ikinci romanı olan "House of Rajani" erken dönem zionizmin gelişimini ve Yahudilerin Filistin'e yavaş ve derinden yerleşmelerini konu ediniyor. Filistinli, zeka özürlü bir çocuğun gözünden anlatılan hikaye, günümüzdeki duruma getirdiği eleştiri ve işin başlangıcındaki ortama ışık tutuşu ile yaşananlara değişik bir gözle bakmanıza neden oluyor. Kitapta bir çocuğun naifliği ile ilk başlarda hayran olduğu Yahudi Luminsky karakterinin ilerleyen bölümlerde başına açtığı belalarla geldiği noktanın, Filistinlilerin Yahudilere yaklaşımlarının naiflikten düşmanlığa geçiş sürecinin minimalize edilmiş bir hali olarak görebiliriz.

 

Okuyup çok, çok beğendiğim bu kitap bu süreç içinde anladığım kadarı ile hala Türkçe'ye çevrilmemiş. Almak isteyenler için Amazon adresi. Yazarın ilk kitabı da benzer bir konu ile yine alışagelmişin dışında karakterlerle anlatılmış bir hikayeye benziyor: Death of a monk. İlerleyen dönemde bu kitabı da edinip, sizlerle paylaşırım.

Kitapla ve İsrail'de edindiği başarı ile ilgili eleştiriler de olmuş. Konuya ilişkin The Guardian'ın haberini de buradan okuyabilirsiniz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gezi Notları : Kamerun - Yaounde

Gezi Notları : Kuveyt

Masalların gerçek sonları...