Çayımı koyuyorum, dizimi izliyorum

Kısaca dizilere bakalım...

- Mad Men özlediğimiz tempoda ve içerikte döndü. Gözümüz, gönlümüz açıldı. Bir de ilk bölümde dinlediğimiz "Zou Bisou Bisou" şarkısı hemen popüler oldu, tv'deki magazin programlarında çalmaya başladı.



- Missing diye bir dizi başladı. Ashley Judd, Sean Bean ve bölümüne göre enternasyonal yıldızlar izleyeceğimiz bir yapım. Hafif "Bourne Identity" havası var. Lakin, lakin... Matt Damon olsa izlenir de "ne oldu beybi sana?" diye sormak istediğim Ashley Judd'ın o çökmüş hali beni gördükçe üzüyor. Şimdilik ilk iki bölümünü izledim ama oğlunu kimin kaçırttığını bile tahmin edebiliyorum. Senaryoyu başarılı bulmadım. Eskimeye yüz tutmuş starlarla dizi yapma modasını aşmak lazım sanki bilemedim.



- Titanic adlı diziye de geçen gözüm ilişti. Açıp izleyeyim dedim. Baydı :/ Daha ilk bölümde batırdılar gemiyi. Hayırlısı ama mini dizi değilse işleri zor!

- Fringe'in geçen haftaki bölümü ne güzeldi. Bahar gelmiş, çiçekler açmaya, kuşlar cıvıldamaya başlamışken izlenesi güzel bir bölümdü. Bakalım bu hafta ne olacak?

- Vampire Diaries, yine ivme kaybetmeye başladı. Sürekli entrika içinde entrika, kimin eli kimin cebinde moduna girince benim ilgimi kaybediyorlar. Elena - Damon ilişkisi "ouhh baby" dedrtmişken tekrar sıkıcı "Stephan"ı pazarlamaya girişmeleri gereksiz bir hamle.

- Game of Thrones'a 2 gün kaldı. Oleyyy...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gezi Notları : Kamerun - Yaounde

Gezi Notları : Kuveyt

Masalların gerçek sonları...