Forumcu Baykuş

Dünyaya gelirken kadın olma şansınız yüzde ellidir ama dünyaya geldikten sonra kafayı gereksiz şeylere yormayan bir kadın olma şansınız çoook, çoook düşüktür! Yani etrafınıza bir bakın bakalım, alışverişle, ayakkabıyla, saçla, kiloyla, makyajla, şampuanla, ojeyle, parfümle, takıyla, vs. vs. bozmamış kaç kadın göreceksiniz. Ha belki bunlara kafayı takmamayı başarmıştır. Olur da başarmışsa inanın başka şeylere takmıştır.

Geçtiğimiz iki-üç hafta genetik yapıma aykırı olmamak için ben de kafamı saçıma takmıştım. Boyayacğım da boyayacağım. Bir de bu vardır, git kuaföre yok. Evde kimsenin başaramadığını başaracağım çünkü. Kuaförleri sevmiyorum o ayrı ama bir de illa bir ele yüze bulaştırma durumu olur (Erkek versiyonu için bkz: tamirci çağırmayıp musluğu tamir etmeye çalışırken eve su bastıran erkek). Neyse ben de blogdu, forumdu okudum da okudum. Hani o derece bir bilgilendim ki evde tek başıma yapamacağım, ulaşamayacağım saç rengi yok. Saçınız kestane mi, sarı mı yapacaksınız? Önce bir açalım. Ama turunculuk olur! O yüzden küllü bir renge boyayalım. Saçınız küllü sarı mı oalcaksınız? Öyle hemen olmaz, yaparsanız yeşil olur! Yıllarca resim dersi al ilkokuldan liseye, renklere dair gerçekleri kadınların bıdı bıdı ettiği forumdan öğren hayatın gerçeklerini. Ama tabii daha doğru. Yaşanmışlık var içinde!

Neyse uzman-kuaför Baykuş işe girişti. Teoride herşey hesaplı. Saçı kaç dk. açacağım, hangi renge boyayacağım ve sonuç ne olacak. Açtım, düşündüğüm gibi olmadı :) Olsun boyası var bu işin dedim. Sonuç alakalı bile olmadı :) Ama forumlardan okuduğum sonuçlara ilişkin yorumu ben de paylaştım: tam istediğim gibi olmadı ama değişik, hoş bir renk oldu, bir süre kullanacağım! Hahahah, beceremedim, zorlamayayım bari diyor altyazı! Eh, ben de bir süre böyle takılayım. Bir de demeden geçmeyeyim, uzun uzun okuyunca forumları, arada 1-2 senelik entryleri okumuş oldum. Ve gördüm ki 3 ay önce çikolata rengi isteyen bir bayan, sonra kızıl olmak istemiş. onu başarınca sarışın olmaya kafayı takmış. KAdın olmak böyle işte! Israrla daha zor başaracağımız hedeflere yönelmekle geçiyor, elimize geçenle mutlu olmaya çalışmak yerine.

Bu forumlara dalınca ordan oraya uzanıyorsunuz ve nerden buraya geldim dediğiniz sonuçlar elde ediyorsunuz. Saçtı, baştı, makyajdı derken bir adım ötesinin youtube videoları olduğunu keşfettim (Amerika'yı yeniden keşfetmiş olabilrim, kınamayın). Youtube bir derya deniz azizim, öyle böyle değil. Ben daha klip izleyeyim, film izleyeyim amacı ile youtube izlerken millet neler neler koymuş. Hadise saçı mı istiyorsun, aç öğren. Nina Dobrev makyajı mı istedin, gir azizim youtube'a! Bu sefer youtube'da sürüklenmeye başladım. Karşıma da bu işin uzmanları çıktı. İşi -meslek babında- youtube'a video yüklemek olan insanlar var. Biz hala çocukları büyüyünce öğretmen olucam, doktor olucam diye zehirlileyim, kimler nerden hayatı kotarıyor. Neyse bu keşfim sonucu iki kız kardeşe rastladım. Elle ve Blair Fowler. İki cici kız. Biri kumral biri sarışın ama kesinlikle aynı gözler, aynı surat. Bayıldım. bunlar bıcır bıcır saçlarını, makyajlarını nasıl yaptıklarını anlatıyorlar. Ne alışveriş yapmışlar onu gösteriyorlar. Evlerindeki makyaj malzemelerini gösteriyorlar mesela, hepücüğü MAC'ten, Nars'tan. Hüleyynn sizin ananız babanız ne iş yapıyor da o yaşta makyaja bu kadar para yatırıyorsunuz diye düşüncelere dalıyorum ben de. Sonra baktım bunlara çamur atan videolar da var. Yok efenim burunlarını yaptırmışlar paraları ile övünüyorlarmış. Sırf bunları demek için video yüklemişler :) İzleme, kapa. O da yok. Sonra azcık araştırdım. Ufak olanı, Blair'in ailesi kızlarını okuldan almışlar, evde öğrenim görüyormuş ki bu sayede daha çok video yükleyebilecekmiş. Hımm, demek ki bu işte gerçekten para var. Benim de vizyonum genişledi böylece. Size bir de örneklerini koyayım. Çok geyik.



bu da alternatifi :)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gezi Notları : Kamerun - Yaounde

Gezi Notları : Kuveyt

Masalların gerçek sonları...