Oscar Oscar baksana, bana da bir kıyak yapsana!

Dünya'nın öteki ucunda gerçekleşiyor olması sebebi ile hep uykulu bir şekilde izlen(eme)me sonucu ile yüzleşen Oscar Ödül Töreni nam-ı diğer Academy Awards bu senede sahiplerine kavuştu. Hangi olaya çok beklenti ile yaklaşılırsa patlar ya, Oscarlar da istisnasız aynı şekilde hep bir eksiklik, tuhaflık, yanlışlık duygusu uyandırarak kimilerini memnun etmez. Bu senede öyle oldu tabii ki. Son 1 saatini izlediğim törenin Türkiye ayağının değişmez yorumcuları Mehmet Acar, Tuğrul Özyılmaz ve Yekta Kopan'a kulak vererek en önemli 4 ödülü canlı kanlı izleme fırsatı buldum.

Öncelikle filmlerden hiçbirini henüz izleme fırsatı bulmadığım için onların değerli yorumları doğrultusunda/onların gözü ile bekledim sonuçları. En iyi yönetmen The Artist'e gitti. Özyılmaz'a göre Hugo ile Martin Scorcese'nin hakkı olan ödül, Cannes'dan beri ortalığı gereksiz yere ayağa kaldıran The Artist'e giderek beklenen ama hakkedilmeyen bir sonuç ortaya koydu. En iyi erkek oyuncu da yine The artist'le çıkış yapan Jean Dujardin'e gitti. Özyılmaz, ileriki dönemde adını duymayacağımız bir oyuncudansa diğer adaylardan ehrhangi birisinin ödülü daha fazla hak ettiği yönündeydi. Kaçınılmaz olarak en iyi film de The Artist'in oldu. Meryl Streep en iyi kadın oyuncuyu alarak, bu kategorideki farklılığı sağladı. Özyılmaz'ın eleştirisine dönersek The Artist filmi, Hollywood'un kendi geçmişine, kökenine saygı duruşu niteliğinde olduğu ve bundan dolayı da olayın (benim yorumumla) kendin pişir kendin ye olduğunu ima etti. Filmi izlemedim, ama parmak bastığı noktanın haklılığı konusundan itiraz eden olacağını sanmıyorum.



Artık işin geyiği mi desem yoksa gereği mi bilemiyorum, zaten bu Oscarlar %90 hak etmeyene gider :) Tersi çok enderdir. Afrika-Amerikalıları mutlu etme rüzgarı eşliğinde (hangi seneydi hatırlamıyorum, bir sene) en baba ödüllerin hepsi belli isimlere giderken de yine gerçekten hak edenlerin hakkı yenmişti. Sonuçta herkesin beklentisini ve beğenisini kazanan bir film oluyor. Academy de bağımsız filmlere ya da yeniliklere çok açık olmayan, muhafazakar ve belli kalıplara dayalı bir yapı olduğu için genellikle belli kriterleri sağlayan filmler büyük beğeni toplar Academy gözünde. Titanic içinde barındırdığı ajitasyona rağmen, ortalama ve üstü oyunculukları, efektleri, büyük prodüksiyonu ve tabi ki gişe hasılatı ile Academy için başarılı görülmüş ve 11 ödülle ödüllendirilmişti. Aynı kriterleri sağladığını hatta aştığını düşünebileceğiniz Lord of the Rings gibi yapımlar ise sınıfta kalmıştır(son filmde artık ayıp oluyor deyip ödülleri vermişlerdir). Ya da bence sinemaya farklı bir yaklaşım sunan Moulin Rouge'un Golden Globe'larda ödül alırken Academy'den adını bile hatırlayamayacağınız dallarda ödül alması da aynı durumdur. Tabi ki genel akım sinema türünün dışında bir film ile aday olmak yani drama türü dışında olmak sadece adaylıkla yetinmek için yeterli oluyor genelde.

Neyse gelelim kazananlara... Beyazperde.com'dan aldığım sonuçlar:

En İyi Film: Artist (The Artist)

En İyi Kadın Oyuncu : Meryl Streep, Demir Leydi (The Iron Lady)
En İyi Erkek Oyuncu : Jean Dujardin, Artist (The Artist)
En İyi Yönetmen: Michel Hazanavicius, Artist (The Artist)
En İyi Özgün Senaryo: Woody Allen, Paris'te Gece Yarısı (Midnight in Paris)
En İyi Uyarlama Senaryo : Alexander Payne, Senden Bana Kalan (The Descendants)
Yabancı Dilde En İyi Film : Bir Ayrılık (Jodaeiye Nader az Simin), Asghar Farhadi
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu : Octavia Spencer, Duyguların Rengi (The Help)
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu : Christopher Plummer, Beginners
En İyi Görüntü Yönetimi : Hugo, Robert Richardson
En İyi Sanat Yönetimi: Hugo, Dante Ferretti Francesca Lo Schiavo
En İyi Müzik : Artist (The Artist), Ludovic Bource
En İyi Şarkı : The Muppets, Bret McKenzie
En İyi Animasyon : Rango
En İyi Görsel Efekt : Hugo
En İyi Kostüm : Artist (The Artist), Mark Bridges
En İyi Makyaj : Demir Leydi (The Iron Lady), Mark Coulier J. Roy Helland
En İyi Kurgu : Ejderha Dövmeli Kız (The Girl With The Dragon Tattoo), Angus Wall, Kirk Baxter
En İyi Ses Kurgusu : Hugo
En İyi Ses Miksajı : Hugo
En İyi Belgesel : Undefeated
Kısa Metraj En İyi Kısa Belgesel: Saving Face
En İyi Kısa Film: The Shore
En İyi Kısa Animasyon: The Fantastic Flying Books of Mr. Morris Lessmore: William Joyce, Brandon Oldenburg

Eğer bu ödülleri videoları ile izleyim diyorsanız sizi hemen Ntvmsnbc'ye ışınlıyoruz. Ya da akşamı bekliyorsunuz, saat 10'da Cnbc-e'de izliyorsunuz.

Eğer izlerseniz En İyi Erkek Oyuncu ödülü açıklanırken Brad Pitt'e bakmanızı öneririm. 3. kere aday olduğu -ki ilk 12 Maymun'daki olağanüstü oyunculuğu ve ikincisi aslında Academy'nin takdir edegeldiği rollerden olan Benjamin Button olduğu halde- Oscar'ı bir kere daha kucaklayamamıştır ve kendisi de sanırım bu sonucu bekliyordu ki ne adaylar açıklanırken ne de sonuç açıklandığında yüzünde şaşkınlık, kızgınlık, kırgınlık gibi bir ifade yoktu. Ben biliyordum zaten bakışı vardı. Ödülü alan Dujardin'in ise fazlası ile antipatik olduğunu ve Özyılmaz'ın yorumlarının doğru çıkması ümidi ile kendisini önümüzdeki dönem fazla görmemeyi umuyorum.



En iyi kadın ödülünü 3. kez ve 17 adaylıkla kazanan Meryl Streep ise oldukça şaşırmıştı. Sanırım insan o kadar kez aday olup, fazla da ödül almayınca beklentileri düşürüyor. Senenin favorisi gösterilen Michelle Williams ödülü kazanamayınca bir çok aktörün yaptığı gibi zorla gülümseme havalarına girmedi, gayet doğaldı. Dawson's Creek'ten beri büyümesini izlediğimiz bu çıtı pıtı kızın ne Heath Ledger ile evleneceğini ne de oyunculukta gerçekten başarılı olabileceğini düşünmezdim. Jen rolünde ağlamaklı bakmak ve ağlamak dışında çok bir yeteneğini göremediğimiz Williams zaman içinde, özellikle bağımsız sinemada başarılı adımlar atarak inanılmaz bir yükseliş gösterdi. Umarım sonraki filmlerinden biri ile çok beklemeden Oscar'a kavuşur.



Son olara, izlediğim 1 saatlik kısımda kamera sürekli Sandra Bullock'u çekti. Herhangi bir adaylığı vs de yokken neden bu kadına bu kadar odaklanıldı anlamadım.



İşte böyle, seneye Şubat'a kadar bu faslı da kapadık çok şükür :)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gezi Notları : Kamerun - Yaounde

Gezi Notları : Kuveyt

Masalların gerçek sonları...