Düştüm Austen Yollarına

Mini dizi aslında başarılı bir olgu. İzliyorsunuz 3 ila 8 bölüm arası bir diziyi ve hoopp bitti. Zihninizde güzel hatıralarla ayrılıyorsunuz. Öyle Lost'ta olduğu gibi bilmem kaç sene gerilip gerilip kalmıyoruz. Yok, yok Lost'u da çok severim ben. Bu yazının konusu anladığınız üzere bir mini dizi: Lost in Austen.



Son dönemde Austen filmleri, dizileri eksik olmuyor. Kadıncağız altı üstü 6 tanecik kitabı var ama asla eskimiyor, asla sonu gelmiyor uyarlamaların. Kadınların dünyasına bakış açısı zaman açısından oldukça evrensel bir dil sunduğu için hangi devirde olursa olsun kadın okuyucunun kalbinde ayrı bir yeri oluyor. Bir de olaylar bir İngiliz kasabasında geçince, etrafta Lordlar, Lady'ler, reveranslar, danslar, dönem giysileri, çaylar, mektuplaşmalar... olunca. Her daim kadınlara ilgi çekici geliyor.

Lost in Austen da 4 bölümlük mini bir dizi. Hikayemizin baş karakteri Amanda Price (Jemima Rooper) "Pride and Prejudice"la kafayı bozmuş, gerçek hayattan kaçmak istediği zaman romana sığınan bir genç kadındır. Ve bir gün banyosundan gelen tuhaf sesler duyar. Girince ne görür? Elizabeth Bennet! Sonrasında ufak bir yer değişikliği yaşarlar ve Amanda yıllardır takıntılı olduğu Austen dünyasının aslında okuduğu kadar romantik ve kolay olmadığını anlar.

Başroldeki Rooper, birkaç İngiliz dizisinde ve Amerikan filmlerinde yan rollerde karşımıza çıktı, hatırlamak isterseniz tıkınız. Kendisi gayet sempatik bir kişilik, hemen hemen her rolünde olduğu gibi. Güzel kadın sınıfına pek giremiyor ama bence. Lakin dizide ona aşık olmayan erkek yok. Really, really diye soruyorum İngiliz aksanıyla  :)



Bir çift sözüm de Darcy'ye var. Elliot Cowan'ın canlandırdığı Darcy karakteri cuk diye oturmuş sevgili okurlar. Yakışıklı ama kusursuz değil, o soğuk, problemli ama seksi karaktere acaip yakışmış. Onun hatrına 4 bölüm daha olsa izlenirdi yani. Yine de Darcy deyince akla ilk gelen tabi ki Colin Firth olacak.



Ben çok beğenerek izledim. İki günde bitirdim zaten. Çok sevimli, böyle çayınızı kahvenizi, yanına kekinizi alıp, mümkünse battaniye altına girip izleyeceğiniz bir dizi. Bir çok Austen yapımı gibi bir daha dönüp izlemekle uğraşmazsınız ama keyifle de izlersiniz. Ancak alışık olduğumuz hikayenin dışına çıkmış olması, bazı karakterlere bakış açımızı değiştirmesi ile yenilikçi bir yol izlemesi açısından da takdir edilmesi gerektiğini de ekleyeyim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gezi Notları : Kamerun - Yaounde

Gezi Notları : Kuveyt

Masalların gerçek sonları...