Şimdi ben geriye giderken direksiyonu sağa kırsam araba da sağa gider mi?

Ey okur, blog ne işe yarar? Okur için ıvır zıvır konularda diğer insanların ne düşündüklerini görme, pasta börek tarifi alma, ruj far alıyorsan önceden yorum okuma, vaktini boşa harcama vs... Çok işlevsel bir yönü var yani. Ben de bu işlevsellik işine bir de "sinir oldum, kamuoyuna şikayet ediciim" niteliği ekliyorum. Nasıl mı oluyor o?

Geçen sene iş yerinde bir park sorunu yaşadım. Şimdi işe geç gelen arabası ile park yerlerini turlar turlar, sonunda ya dışarıya park etmek üzere mekandan ayrılır ya da edepsizlik edip bir yerlere sıkışır. Ben de geç geldiğim bir gün öyle sersem sepelek arabayla dolanıyorum. Acaip araba kullanırım, tek hamlede arabayı park ederim gibi iddialarım yok ama yine de "eh işte iyiyim be" şeklinde bir bayğan sürücüyüm. Şimdi dikdörtgen şeklinde bir park yeri düşünün. Dikdörtgenin uzun köşelerine yaklaşık 7-8 araba park ediyor. Normalda park yerinin en ücra köşesini oluşturan bu dikdörtgende yer bulurum, ancak heyhattı ki kadere o gün dolu. Genellikle yaşandığı üzere o dikdörtgenin ortası da belli aralıklarla araba dolar ve yerden tasarruf edilir. Dönsem mi orta çizgi olsam mı derken benden önce arabasını koymuş bir amca "gel park et" işaretleri çekince onun gazıyla vınnn hemmen arabayı koydum. 

Ne zaman içim rahat etmese illa bişeyler olur. O gün de iş yerinden biri öğlen çıkacakmış, çıkamamış. Vıdı vıdılayan bir mail atmış, üstüne hızını alamayıp arabaya not koymuş, bir de iş yerine şikayet etmiş! Eve de gidip anneme şikayet etse tam olacaktı! Neyse ben ve önümde ya da arkamdaki araba bu şikayet silsilesinden payımıza düşeni almışız. Ben de medeniyim ya, kadına mail attım, aplam kusura bakma dedim. Sizi engelleyebileceğini düşünemedim dedim. Atalar ne demiş? Bilmem ne demiş, ama Türk insanı ne medenilikten anlar, ne özürden. Sizin yüzünüzden çok önemli bir iş toplantısını iptal etmek zorunda kaldım, bıdı bıdı yazmış bi dolu. Hayır şimdi çok önemli iş toplantısını niye iptal ettin? O kadar önemli bir insansan taksi parası verecek paran vardır. Ha bir de çalıştığımız iş yeri nitelik açısından bireysel "çok önemli" toplantılara yer vermeyen bir yer olduğu için ilginç geldi tabi bıklama olayı.

Bir de "ulan benim kesin 6. hissim var" dedirtecek şekilde bazen bişi dürtükler beni. Girdim bu çok önemli şahsiyetin feysbukuna, limited tabi ki. ama ne, blogu var! Bugünlerde kimin yok ki azizim? Neyse, hemen döşemiş oraya bir yazı. Efenim biz Türk halkı olarak muassır medeniyet düzeyine erişememekteymişiz, çünkü bizde muhakeme yeteneği yokmuş.  Ha bu arada önemli randevusu da bir arkadaşı ile buluşmakmış.

Sonra gittim baktım cidden o kadar mı kötü park ettim acaba diye. Hala öz eleştirel yaklaşımlar içindeyim.Ben olsam ordan çıkardım ama herkeste aynı muhakeme yeteneği olmadığı gibi beceri de aynı düzeyde olmayabiliyormuş.

Neymiş peki? Türkler, özellikle ben, muhakeme yeteneğinden muzdarip olabilirmişiz, araba kullanmayı bildiğini iddia edip hala arabasını burundan park etme ve bundan dolayı da arabasını çıkarabilmek için hangar gibi bir boşluk ihtiyacı olan bir takım "önemli insanlara" yok yere özür dilediğiniz takdirde tek dişi kalmış "muassır medeniyet"lerde görülen bir kendini beğenmişlik (hımm temeli neye dayanmakta acep) ile karşı karşıya kalabilmekteymişiz. 

Buradan bütün benim gibi muhakeme yeteneği eksiklere Kargo'dan gelsin: Badlik amiri... İnsanın kendini önemsemesi kendisinin kiralık katilidir. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gezi Notları : Kamerun - Yaounde

Gezi Notları : Kuveyt

Masalların gerçek sonları...