Ben burdayım da sen nerdesin?

Son günlerde kafayı facebooka ve fb üzerinden karakter tahliline verdim. Kendi özünde sakat bir malzeme olan ve hayatımızı saran facebook insanlar için sadece arkadaşlarla iletişim kurduğumuz, kendimizden haberdar ettiğimiz ve paylaşım içine girdiğimiz bir platform değil; insanlara en nevrotik yönlerimizi sergilediğimiz, fb psikiyatrları türese ilaç yazabilecekleri bir ortam.

Örneğin, son derece mutsuz olan ve mutsuzluğun onun üstünde yarattığı etkiden aldığı hazdan dolayı sürekli mutsuz olmaya çalışan bir "arkadaşım" var. Aynı Closer'da Clive Owen'ın Roberts'ın karakteri için yatığı tanımlamadaki insan bu. Mutsuzlukla var olma! İşte bu insanoğlu, kendine o derece saykotik bir ortam yaratmış ki günün 20 saatini facebookta yaşadığından şüpheleniyorum. Yazdıkları da çoğunlukla söylenme, şikayet, başkalarına laf sokma ya da bir noktada kaçınılmaz olanı takdir etme şeklinde gerçekleşmekte. Nevrozları olan bir insanım ben de. Huysuzluklarım var, insanların bir kısmını beğenmem ve çoğu zaman davranışlarımla bunu da belli ederim. Lakin gel gelelim bunu sürekli hayatımda çoğaltmam. Bunu yazıya dökerek, kafayı bunlara takarak ya da bu şekilde yaparak kendimi ifade ettiğimi düşünerek hayatı bir döngü içine sokmam. Ne gerek var ki? Şimdi ben o şahsa fb üzerinden mesaj atıp get over it yau! demek istiyorum mesela. Ama fb öyle insan üstü bir ortam ki, alıyorsun o şahsı news feed'inden atıyorsun ve... Sükunet... Bir daha görmüyorsun serzenişleri!

Bir diğer mevzu ise check - in olayı. İnsanlar gittikleri yerleri ve hatta gittikleri insanları fb'deki uygulama ile eşzamanlı olarak insanlığa duyurabiliyor. Ayşe is at Bödödö Cafe with Hamdullah. Hımmm, süper... Ben de tam diyordum ki Ayşe nerde, kiminle? Bir de ne yaptıklarını yazma ya da görüntülü olarak koyma imkanı tanırsa bu uygulama aklımızdaki bütün soru işaretleri silinecek. Arkadaşım senin nerde olduğundan bana ne ki! Ya anlarım, gitmişsindir Paris'e, çok "sevdiğin" arkadaşlarına sanal ortam üzerinden hava atmak istersin, yaz. Yazmadık mı yazdık, yapmadık mı yaptık. Yaptık da ne oldu sanki! Bir de @ harfini kendin koyamıyormuş gibi ya da dandirik bir uygulamanın onayını almak istercesine bu uygulamayı kullanıyorsun. Niye ya? Soruyorum? Tamam, insan arkadaşları nerde olsun bilmek ister ya da insan arkadaşları ile gittiği güzel bir yeri paylaşmak isteyebilir. Züperrr! Ama neden uygulama ya, orasını çözemiyorum. Yalan diil, bakın i phone'um diyorki bu kız/erkek gerçekten Empire States Building'te! Eee sen uygulama yapmasan ben inanmayacak mıyım? Ya da çok mu zor yazması. Sinirlendirmeyin adamı! Tuvaletteyim diye kullanmıyorsan bu uygulamayı, gittiğin dandirik cafenin adını da yazma dostum...

Fb hezeyanlarından bir diğeri... İsmi referans vererek statüler girmek, klipler yollamak vs. Tag olayımız yetmezmiş gibi bir de bu anlamsız diğer olay çıktı başımıza. Ali Can bu şarkı senin için... Adamı fbdeki full ismini kullanarak yazman, link vermen bize ne kattı? Haa, bizim Ali Can ya bu, Çuhacıgillerin Ali değil! Inside Joke yapacaksan link verme, link vereceksen inside joke yaptım, ehüü olayına girme!

Hezeyanlar son bulmazken faydalı ve faydasız bir diğer olayı vurgulamak isterim (direk stress on yani!!!) İsteğinize göre hesabınızın mahremiyet alanını ayarlayabiliyorsunuz. Yani Ayşe benimle ilgili herşeyi görsün ama Batu yazıklarımı göremesin mal mal fotolarıma baksın! Eee madem adamla düşüncelerini paylaşacak kadar arkadaş değilsin neden ekliyorsun ki? Uğraşma ayalarınla, bırak dağınık kalsın. İnsanlar FB üzerinden arkadaş sayısını 500-1000 ve üzeri rakamlar gösterebilmek adına önüne geleni ekliyor. Hayır 15000 insan ekli olsa sana madalya mı takacaklar ya da biz senin o uyuz kişiliğine rağmen çok sevildiğini falan mı düşüneceğiz? Yanılma, ayarlarınla oynama! Herkesi arkadaş olarak ekleme, sonra da uğraşma. Mesela liseden bir kız beni eklemiş. İlk başta kim olduğunu bile çıkaramadım, ama ortak arkadaş sayısı çok olunca ekledik sayı artsın diye! Meğersem evrim, devrim geçirmiş. Vay anasını dedim! Gel gün git gün, kızın benimle paylaştıklarının azaldığını gördüm. Wall'unu göremiyorum gibi. Sonra olay öyle bir noktaya gelmiş ki tek gördüğüm bir adet profil foto! Gerçekten! Sonra eee napayım ben bunu ki dedim ve sildim. Sonra girip baktığımda zaten arkadaşı olmayan insanlarla da aynısı paylaştığını anladım. Şimdi, sen benimle bu kadar az bilgi paylaşıyorsan, beni niye ekli tutuyorsun, benim fotolarıma bakmak için mi? Yok olay da o değilse niye silmiyorsun ki, ayarlarınla o kadar oynuyorsun? Tek mesele arkadaş sayısının kabarık gözükmesi. Peki kime bu sayı? Ne derece arkadaş olduğu belli olmayan boş insanlara gösteriş yapmak için. Çok gereksiz.

Yetişkin insanın dünyasının bir parçası değil bu paylaşım sitesi geyiği. İnsanın arkadaşı bellidir, hele de dostu daha da bellidir. Bazı insanları sırf rakam arttırmak adına ekliyorsan boş ver ya, boşa uğraş bu. Aç game of thrones izle, ufkun gelişir belki, bir güzel orman olur face aleminde...

Yorumlar

  1. benim de facebooku açtığım zaman böyle hissettiğim anlar oluyor. gerçekten insanlar artık hayatlarını facebook üzerinde onaylatmasalar yaşamadıklarını zannediyorlar. aslında insanları ve beyinlerini boşa oyalamalarını sağlamak için güzel bir yol. ama yine de hesabımı kolay kolay kapamam galiba =)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gezi Notları : Kamerun - Yaounde

Gezi Notları : Kuveyt

Gezi Notları: Bangladeş