Yuvarla Gitsin Taşlar...

Hani bazı şeyler vardır beyninizin derinliklerinde örümcek ağı tutmuş anıları tetikler... Bazen bir şarkı, bazen bir koku, bazen bir eşya, bazen de bir film... Bana belli bir anıyı anımsatmamakla beraber erken teenage-çocukluk döneminin sıcaklığını yansıtan bir filmdir, Romancing the Stone.



1984 yapımı Romancing the Stone'u Robert Zemeckis yönetmiş, Michael Douglas, Kathleen Turner ve Danny DeVito da başrolleri paylaşmış. İyi ki de yapmışlar. 80'lerin müzikleri, 70lerden kalan 80'lere geçiş yapan kıyafet tarzı, egzotik mekanlar, define avı... Bir insan bir filmden daha ne bekler ki?

Romantik kitaplar yazan uzlanmaz romantik (ne demekse!) Joan Wilder (K. Turner), bir gün Kolombiya'da yaşayan kız kardeşinden bir telefon alır ve daha ne olduğunu anlamadan apar topar yollara koyulur. Ev kedisi gibi uysal kahramanımız umulmadık bir yolculukta, kendisinden beklenmeyen bir başarı örneği ortaya koyarak tüm zamanların en eğlenceli filmlerinden birini hayata geçirir. Konusu üzerine çok bişey yazmak istemiyorum ki sürprizi kaçmasın.




Oyunculuklar o kadar başarılı ki daha iyi bir cast seçilemezdi dedirtiyor. Kötü adamdan, naif kadına, kahramandan kurnazına hepsi cuk! diye yerine oturmuş.




Filmin başarısı ve Douglas-Turner ikilisinin kimyasının uyumu, bir devam filmini de beraberinde getirmiş: The Jewel of the Nile. Yıllar sonra bu iki filmden bağımsız olarak War of Roses'ta tekrar bir araya geldi Douglas ve Turner.



Benden söylemesi, siz ne yapın edin bu filmi edinin ve izleyin. Eğer Three Amigos'u sevdiyseniz bu filmi de sevmeniz garanti.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gezi Notları : Kamerun - Yaounde

Gezi Notları : Kuveyt

Gezi Notları: Bangladeş