Tavuk mu, Yumurta mı?

Tavuk mu önce gelir yumurta mı önce gelir sorusunu günümüze uyarlasam ve sorsam sıradanlık mı önce gelir popülerlik mi? "Pardon me" diyenlere hemen cevap vereyim. Sosyal  medya (akıllı telefon, yoğun akıcı trafik gibi b.ktan bir diğer tabir bence) öyle bir aşamaya geldi ki zevklerimiz, tercihlerimiz tektipleşti, tektipleşme içinde özel olduğumuzu hissettirmeye başladı. Dur söylenme, açıyorum...
 
Instagram, youtube, diziler derken hayatmızı inceden inceden işleyen, beynimizi yavaş yavaş yakan "sistem" (sen de kapitalist, ben diyim robotik-ütopik-terminik sistem) hepimizi aynı düşünen, aynı hareket eden, aynı arzuları paylaşan ve bunları yaparken de kendimizi "aykırı", "cool", "sıradışı" hissettiren mahlukatlara dönüştürüyor. Ne anlattığını pek kavrayamadığımız, ama mertlikten ödün vermeden izlediğimiz Westworld'ü (yorumu yakında gelecek) kankalarla yorumlarken, iphone'dan (kadın nüfusu için rose gold, erkek içinse ne fark eder?) 8. nesil kahve çekirdeğini çorapla damıtma yöntemini keşfedip ünlü olan Bottirik Cafe'de içtiğimiz cold brew'umuzu (nam-ı diğer sulandırılmış küllük suyu) instagram'da paylaşıyoruz ki iki hafta sonra #tbt yapalım. Anlatabildim mi? Hala mı :(
 
                            Sahlep için, cold brew da ne? Yalnız sahlep de bitmiş, ne anlatıyor bu fotoğraf şimdi?
 
Sonra elimizi kolumuzu sallaya sallaya, "Ben kitapların ekrana aktarılmasına karşıyım. Olmuyor işte. Şimdi Madonna'nın hayatı, aşkları nasıl yansıtılacak bilemiyorum" diye dertleniyoruz. İçimiz boşaldıkça, aynı oranda cebimiz boşaldıkça, elimiz kolumuz, dışımız doluyor.
 
Tekrar blog alemlerine döneyim, neler oluyor dünyada, ülkede deyip, açtım apple music'imi (elbette iphone'um var, ne olacağğdı, nokia 3310 mu? o da vardı.), öner lan apple dedim, nedir güncel? Başıbozuk diye bir grup gördüm. Dur dedim, popüler herhalde, dinleyeyim, facebookta falan paylaşırım. Yarım saattir çalıyor, daha yeni fark ettim çaldığını! Bu ne kardeş? Yıl olmuş 2016, hatta 2017. Sen hala kadehim doluyor, saat erken, yaş olmuş otuz derken :p Bak ben bile daha akıcı söz çıkardım. Olmamış, dağılın. Eski şarkı coverlamakla müzisyen olunsaydı Minik Martılar bugün en ünlü gruptu. Ama duymadın bile dimi? Yaa. Hadi dağılın bakiim.
 
Bak bu arada Kalben'i beğendim. Vakt-i zamanında Vega'yı da severdim. Sanki hafif onu anımsatıyor, 90'ların kadın vokallerinden esintiler var. Ayrıca kendimi şarkı sözlerinde bulabiliyorum. Banyo sonrası saç kuruturken ve saçlar duvardan lavabonun kenarına kadar her yere yapışırken birden kendimi "yerlerde saçlar, her yerde saç var" derken buluyorum. Ha televizyonda dönen reklama katkısını, mantığını çözemedim, onu da siz çözün. Zaten popülerdışı bir insan olmaya dönüşürken Hayat Şarkısı'nın (evet ya, Türk dizisi izliyorum, insan bazen hayret ediyor. Yorumu da coming soon) bir bölümünde kadıncağızı duydum da öyle haberim oldu. Sen düşün vehameti. Buna da şükür.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gezi Notları : Kamerun - Yaounde

Gezi Notları : Kuveyt

Gezi Notları: Bangladeş