Ne İzlemeli: Ex Machina

Alex Garland'la ilk tanışmam 1999 senesinde Kumsal kitabıyla oldu. Sonrasında filme de aktarılan kitap, o dönemde aldığı çok sayıda ödül ve tanınmışlıkla oldukça popülerdi. Sonrasında Garland, görünürlüğünü yitirdi.


Tekinsiz bir pozuyla Alex

Geçenlerde Netflix'te ne izlesem diye dolanırken rastladığım Ex Machina'nın hem yönetmenliğini hem senaristliğini Alex Garland'ın üstlendiğini gördüm. Başrollarde de Alicia Vikander olunca, izlemesem olmazdı.


2015 yılı yapımı olan film'de Vikander'e Black Mirror'da iki çift gözyaşına neden olan Domhnall Gleeson ve Oscar Isaac eşlik ediyor. Filmin konusuna kısaca değinirsek, Google benzeri bir arama motoru olan Blue Bird'in sahibi Nathan Bateman (Isaac), inzivada yaşadığı evinde çalışanlarından birini bir hafta misafir edecektir. Şanslı talihli Caleb Smith (Gleeson) olur. Caleb, ormanın derinliklerinde, sadece helikopterle ulaşılabilen eve gittiğinde gitme nedeninin bir deneyde yer almak olduğunu öğrenir.


Spoiler kısmını ve yorumları aşağıya ayıralım ve kısaca filmin kalitesine bakalım. Alex Garland'ın elinin ve zekasının değdiği belli olan filmi ben beğendim. Ekşi gibi ortamlarda dayak yemiş olsa da bir filmden beklenen herşeyi karşılıyor. İnsanların yanılgısı her izlenen filmde hep "Sixth Sense"i ya da "Matrix"i ilk izlediğimizde yaşadığımız şaşkınlığı yaşamayı beklemek. Çok abartmadan, izlediğiniz film size iyi vakit geçirtiyor, bir de üstüne düşünecek fikirler veriyorsa, o film iyidir. Bu film de tam olarak bu kriterleri karşılıyor. Ava isimli android rolüyle de Vikander gayet başarılı bir iş çıkarmış. Diğerleri de keza öyle. Benim notum 10 üstünden 7.


Gelelim izleyenler için biraz daha derinlemesine tartışmaya. Yapay zeka meselesine el atan filmin başında Turing Testi (deneyde kimin yapay zeka kimin insan olduğunu tespit etmek amaçlı sorular sormak) lafı geçince, "aha Caleb da yapay zeka" öngörüsünü çaktım kenara. Aklımın bir köşesinde bu bilgi ile izlemeye devam ettim filmi. Ava'yla Caleb'in seanslarında inceden inceye işlenmeye başlayan aşk, ihanet ve entrika öğeleri ile film aslında yapay zekaya ilişkin farklı bir niteliği vurguluyor. Genelde insanda gördüğümüzde yadırgamadığımız bu özellikler yapay zekanın, bir yandan kendini insan içinde gizleme, bir yandan da evrim geçirerek insanlaşmaya başladığını gösteriyor. Tabii Nathan karakterinin aşırı iticiliği de bizim yapay zeka safına sempatiyle yaklaşma eğilimine girmemizi sağlıyor. Nathan'ın sapkınlığının anlaşılması üzerine, yapay zekanın haklılığına inandığımız noktada Alex bir sağ kroşeyle Ava'nın "survival" arzusunun nelere meydan verebileceğini gösteriyor. Zaten zavallı Caleb'ı bir piyonmuşcasına arkada bırakıp gitmesi de bunun kanıtı oluyor. Filmin özüne büyüklerimizin dediği gibi "Acıma acınacak duruma düşersin" olarak bakabileceğimiz gibi, istediğiniz derinliğe inip o seviyeden filmi incelemeniz de mümkün. Örneğin Tanrı insanı yarattı. Kibir sahibi insan bir süre sonra Tanrı'ya ihanet etti, kendini Tanrı sandı ve yapay zekayı yarattı. Aynı şekilde yapay zeka da kendi yaratıcısına isyan etti. Ya da Sarah Conor gibi ırkçı bir bakış açısıyla da yaklaşabilirsiniz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gezi Notları : Kamerun - Yaounde

Gezi Notları : Kuveyt

Gezi Notları: Bangladeş