Online dizi izlerken hastası olduğum olgu "reklamı geç". Şu reklamı geçmeye gerek kalmasa keşke. Hele bugünlerde daha da yoğun şekilde çıkıyor karşıma >:( Ayıptır...
Dünyaya gelirken kadın olma şansınız yüzde ellidir ama dünyaya geldikten sonra kafayı gereksiz şeylere yormayan bir kadın olma şansınız çoook, çoook düşüktür! Yani etrafınıza bir bakın bakalım, alışverişle, ayakkabıyla, saçla, kiloyla, makyajla, şampuanla, ojeyle, parfümle, takıyla, vs. vs. bozmamış kaç kadın göreceksiniz. Ha belki bunlara kafayı takmamayı başarmıştır. Olur da başarmışsa inanın başka şeylere takmıştır. Geçtiğimiz iki-üç hafta genetik yapıma aykırı olmamak için ben de kafamı saçıma takmıştım. Boyayacğım da boyayacağım. Bir de bu vardır, git kuaföre yok. Evde kimsenin başaramadığını başaracağım çünkü. Kuaförleri sevmiyorum o ayrı ama bir de illa bir ele yüze bulaştırma durumu olur (Erkek versiyonu için bkz: tamirci çağırmayıp musluğu tamir etmeye çalışırken eve su bastıran erkek). Neyse ben de blogdu, forumdu okudum da okudum. Hani o derece bir bilgilendim ki evde tek başıma yapamacağım, ulaşamayacağım saç rengi yok. Saçınız kestane mi, sarı mı yapacaksınız? Önce bir a...
İnsanların başkalarıyla paylaşmaktan itina ettikleri utanç anları vardır, detaya girmeyeyim. Benimkilerden birini açıklayacağım size. Show TV'nin rezil dizilerinden Beni Affet'i izlediğim anlar, işte o utanç anları sevgili okur! Türkiye'den 2 saat önde bir yerde yaşamanın TV alışkanlıkları üzerine kötü bir etkisi oluyor. Eğer Türk kanallarını takip ediyorsanız prime time'ınız, gündüz kuşağınız vsniz şaşıyor. Akşam eve gidip, bir güzel yemek yedikten sonra TV karşına geçtiğimde Bugün Ne Giysem'in son 15 dksını yakalıyorum, sonrası da bir boşluk! Ben bütün gün, abartısız diyorum, haber izleme potansiyeline sahip bir insanken eşim de anti-haberci olduğu için haber izleme eşiğimiz çok düşük. Hal böyle olunca, yemekten sonra NTV ve benzeri kanallar rağbet görmüyor. Akşam haberleri de başlamamış oluyor. Hatta Sponge Bob bile olmuyor! Eh, böyle olunca yemeğin rehavetini atacağımız bir tv izlencesi gerekiyor. Son bir haftadır bu izlence Beni Affet oldu :s Bu diziyle ...
Yıllar geçse de üstünde bu kalp seni unutur mu? Unutmazzz... Lost hala kalbimizin bir köşesinde ve orda kalacak. Sonu ne kadar kötü biterse bitsin... J.J. abimiz Fringe'i kotarırken dayanamamış bir de eskilere uzanalık, Alcatraz'a el atalım demiş. Kıısaca konusuna bakarsak, 1963 yılında Alcatraz- ABD'nin kaçması imkansız olduğu savunulan hapishanesi -bkz: the rock- kapatılırken hali hazırda orada bulunana mahkumlar pufff diyerekten kaybolmuştur. Aradan 50 yıl geçer ve tek tek dönmeye başlarlar. Bizim de gizli bir FBI bölümümüz olur böylece, bu garibanlarla ilgilenen. Gelelim yorumlara...Şimdilik 4 bölüm izledik ki zaten ilk ikisi aynı anda piyasaya çıktı. İlk bölümü hiç sevmedim. İnanılmaz kötü bir başlangıçtı. Resmen, bakınız bu biz dizi, kahramanları bu, olay bu, sizi bir dolu ilginç sürpriz bekleyecek der gibi arka arkaya olayları geliştirmişler. Nerde bu pilot nerde Jack'in gözünü açması ile daha diziye odaklanıp kaldığımız Lost pilotu! Neyse diğer bölümler bira...
Yorumlar
Yorum Gönder